{ "title": "Anksiyete Kaygı Bozukluğu", "image": "https://www.anksiyete.gen.tr/images/anksiyete-kaygi-bozuklugu.jpg", "date": "21.01.2024 08:39:09", "author": "Ahmet BOZBIYIK", "article": [ { "article": "Anksiyete Kaygı Bozukluğu, Türkçede karşılığı kaygı bozukluğu olan anksiyete bozukluğu, kişiye sürekli ve her an kötü bir olay olacakmış, kötü bir haber duyacağı veya yakının ya da kendinin başına kötü bir şey geleceği gibi his ve kaygılar ile gelişen bir psikolojik rahatsızlıktır. Günlük hayatta her insan bazı dönemlerde kaygı duyabilir. Bu gayet normal bir duygudur. Ancak her insan olayları farklı algılar ve bu nedenle kaygı oldukça hafif dereceden kişiyi oldukça huzursuz eden panik derecesine kadar yoğun olabilir. Kaygının kişinin denetiminin dışına çıkıp oldukça yoğun hissedilmesi ve kişinin işlevlerini bozan bir seviyeye ulaşması halinde anksiyete kaygı bozukluğu ortaya çıkar. Genellikle ergenlik döneminde ortaya çıkan ve kişiyi olumsuz etkileyen anksiyete kaygı bozukluğu, toplumda oldukça sık görülen bir rahatsızlıktır ve kadınlarda erkeklere göre daha sık rastlanır. Kaygı bozukluğunun en büyük özelliği kişinin günlük hayatında nedensiz yere ve kendini engelleyemeyecek derecede sürekli huzursuz, gergin, sinirli ve sıkıntılı hissetmesidir. Anksiyete kaygı bozukluğu kişinin duygularını düşüncesini ve davranışlarını olumsuz derecede etkiler ve tedavi edilmediği taktirde iş ve sosyal hayatında ve insan ilişkilerinde birtakım sorunlara neden olabilir.

Anksiyete kaygı bozukluğu belirtileri, bu rahatsızlık kişide duygusal ve bedensel olarak belirti verir.

Duygusal belirtiler, kişinin kendini sürekli gergin ve her an tetikte hissetmesi, tedirgin olma ve endişe duyma, en kötü olasılığın başına geleceğini düşünme, felakete odaklanma, tehlike işareti gözleme, dikkat toplamada zorluk, düşünce duraklamaları, kontrolü elinden kaybetme korkusu, başkalarının kendini yanlış anladığını düşünme, aklın bulanık olması ve ölüm korkusu.

Bedensel belirtiler, baş ağrısı, halsizlik, uykusuzluk, sersemlik, karın ağrısı veya bulantı, zor nefes alma, seğirme veya titreme, ateş basması ve yüzün kızarması, kalp çarpıntısı, sık idrara çıkma ve kasların gergin olması gibi belirtilerin tamamı ya da bir kısmı anksiyete kaygı bozukluklarında görülebilir.

Anksiyete kaygı bozukluğu nedenleri, kaygı bozukluğunun nedenleri tam olarak bilinememektedir. Ancak uzun süre boyunca stres durumu yaşama, hormon ve kimyasal bozukluklar, aşırı alkol kullanımı ve ilaç bağımlılığı ve travma gibi durumların yanı sıra kalıtsal faktörler de birçok rahatsızlıkta olduğu gibi kaygı bozukluğunda da nedenleri arasında sayılabilir. Anksiyete kaygı bozukluğunu tetikleyen faktörleri anlamak ve bunlarla mücadele etmek için mutlaka profesyonel Uzman veya doktor yardımı almak kişinin sosyal ve iş hayatı bakımından oldukça önemlidir.

Anksiyete kaygı bozukluğu tedavisi, bu rahatsızlık tedavi edilmediği durumlarda ömür boyu sürecek ve kişi de önemli kayıplara neden olacak bir rahatsızlıktır. İleri zamanlarda kişide kaygı bozukluğuna ek olarak depresyon durumu da ortaya çıkabilir. Bu rahatsızlık tedavi edilmediği takdirde hastaların sigara ve alkol gibi bazı zararlı alışkanlıkları edinmesine ve aşırı kaygı durumu kalp dolaşım sistemi ve hipertansiyonun olumsuz etkilemesine yol açabilir. Bu nedenle kaygı bozukluğunun ilk belirtilerinin vermeye başladığı anda tedavi edilmesi oldukça önem taşır.

İlaç tedavisi, bu rahatsızlığın ana tedavisimutlaka doktor gözetiminde kullanılması gereken antidepresan ilaçlarla yapılır. Hastanın durumuna bağlı olarak bu ilaçlara ek olarak benzodiazepin grubu ilaçlar da önerilebilir. Tedavide ilaçların etkilerinin 15-30 gün arasında görülebileceği ve tedavinin başında bazı şikâyetleri geçici olarak artıracağı bilinmelidir. Hastada kullanılan ilaçlardan sonra gözle görülür bir düzelme sağlandığında tedavi yaklaşık 6-9 ay daha devam ettirilir ve yine doktor kontrolünde ilacın kesilmesi sağlanır.

Psikoterapi, anksiyete bozukluğunda antidepresan ilaçlarla beraber gereken durumlarda bilişsel davranışçı terapi ile uygulanabilir. Psikoterapi ilç tedavileri ile uygulandığı zaman anksiyete hastalarının yaklaşık %90'ı başarılı bir şekilde tedavi edilmiştir. Bu tedavi yönteminde amaç, kişinin olumsuz düşünce ve davranış biçimlerini değiştirmesini ve hastalıkla başa çıkabilmesini sağlamaktır. Bilişsel davranışçı terapiler hastalığın durumuna göre 6-12 seans sürebilir. Bu seanslarda hasta ilk olarak rahatsızlığının ne olduğu ve nedenleri konusunda eğitilir. Psikoterapi seanslarında anksiyete hastaları bilgilendirmenin yanı sıra birtakım gevşeme ve nefes alma egzersizleri ve stresi kontrol altına alma yöntemleri ile rahatlatılır.
" } ] }