Anksiyete, insanlarda korku veya kaygı anında meydana gelen iç sıkıntısıdır. Korku, kaygı ve endişe verici durumlarda kendini gösteren anksiyete, nedeni belli olmayan bir tedirginlik hali olarak nitelendirilebilir. Bazı kuramcılar, anksiyeteyi kişinin yaşadığı içsel çatışma olarak değerlendirir. Anksiyete, canlılarda dış dünyaya karşı oluşturulan bir koruyucu mekanizma olarak da görülebilir. Bu koruyucu mekanizma kişinin denetimi dışına çıktığında, anksiyete bozuklukları ortaya çıkmaya başlar. Bu rahatsızlık, ilaçla tedaviden ziyade psikolojik bir rahatsızlıktır.

Bu belirtiler, kişinin kötü şeyler olacağını düşünmesine, komik duruma düşeceğini hissetmesine veya rezil olma duygusu yaşamasına neden olabilir. Bu durumlar, kişinin dışarıya tepkilerini tereddütlü bir şekilde göstermesine yol açar. Bu da kişide korku, kaygı ve endişeye neden olur ve bu durumu dizginleyemez. Tam tersine, düşündüğü kötü şeylerin olacağını hissedip içine kapanır. Anksiyete bozukluğu, tanımlanamayan bir gerginlik durumudur. Anksiyete hastalığı, genellikle toplumsal baskı, sosyamatik, duygusal, davranışsal, kavramsal ve somatik bileşenlere sahip olarak açıklanabilir.

Anksiyetenin nedenleri arasında geçmişte yaşanan ağır manevi çöküntüler bulunur. Bu çöküntüler, korku, gerilim ve huzursuzluk yaratır. Genellikle çok ağır şiddet gören kadınlarda, tecavüze uğrayan kadınlarda ya da aşırı şekilde baskıcı bir zihniyette yetiştirilen insanlarda görülen anksiyete, yaşanan üzücü olayların bir sonucudur. Hatta geçmişte çok sevdiği insanların ölümünü kabullenemeyen ve her sevdiği insanın başına aynı şeylerin geleceğini düşünen kişilerde de anksiyete durumu gözlemlenir.

Anksiyete ve kalp çarpıntısı, birbirini tamamlayan iki durumdur. Anksiyetenin hissettirdiği korku, gerilim, kaygı ve endişe hissi, kişinin nabzının hızlanmasına ve kalbin çok hızlı atmasına sebep olur. Çok hızlı çalışan kalp, kişinin bu belirtileri daha yoğun hissetmesine yol açar. Yani, anksiyete ve kalp çarpıntısı birbirini tetikleyen olgulardır.

Bu durumlar, anksiyete hastalarında dışardan fark edilebilecek belirtilerdir. Anksiyete hastaları kendi içinde beşe ayrılır: genel anksiyete, obsesif kompulsif anksiyete, panik anksiyete, post-travmatik stres anksiyete ve sosyal anksiyete. Bu anksiyete çeşitlerinin hepsi, genel yapısı itibarıyla ilk başta kalp çarpıntısı ile kendini gösterir ve hissedilen olumsuz duygularla daha da belirgin hale gelir.

Anksiyete ve kalp çarpıntısı, aslında birbirini tetikleyen bir mekanizmadır. Hissedilen olumsuz düşüncelerin tetiklediği ilk şey kalp çarpıntısıdır. Kalp hızlı olarak çarpmaya başladığında, diğer vücut hareketleri de meydana gelir. İç sıkıntı ya da iç çöküş olarak nitelendirebileceğimiz anksiyete hastalığı, ancak kişinin psikiyatri desteği alarak kendine güvenini kazanması ile yenilebilecek bir rahatsızlıktır.