Anksiyete, her yaş grubunda ortaya çıkabilecek yaygın bir ruhsal sorundur. Tedavi edilebilen, ancak tekrarlayabilen bu hastalıkta en sık görülen belirtiler kaygı bozukluğu, sürekli endişelenme ve korkudur. Anksiyete yaşayan bir birey, toplum içinde rezil olacağı veya komik duruma düşeceği korkusuyla kendini toplumdan soyutlama eğilimindedir. Uzman doktorlar tarafından ilaç tedavisi ve psikoterapi önerilmektedir. Kullanılan ilaçlar genellikle ilk 2 hafta içinde etkisini göstermeye başlar ve tedavi süreci en az bir yıl devam etmelidir.

Panik atak, en sık görülen anksiyete bozukluklarından biridir. Genellikle kadınlarda daha yaygındır ve ani kaygı nöbetleri ile karakterizedir. Panik atak krizi 5 dakika ile 45 dakika arasında sürer. Bu süreçte hasta, yoğun ölüm korkusu yaşar, bu yüzden yalnız kalmaktan kaçınır ve kriz geldiğinde acil olarak hastaneye gitme ihtiyacı duyar. Psikoterapi ve ilaç tedavisi ile hastanın günlük yaşamına devam etmesi sağlanır.

Yaygın anksiyete bozukluğu, sürekli ve aşırı endişe ile karakterizedir. Bu tür anksiyetede, kişi tek bir konu üzerinde endişelenmez; birçok farklı konuda kaygı duyar ve kriz yaşar. Tedavi edilmediğinde kronikleşme riski taşır. Yaşanan korku ve endişe, hastanın bütün bir gününe yayılabilir ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiler.

Özgül fobi, belirli bir nesneye veya duruma karşı duyulan yoğun ve irrasyonel korkudur. Kişi, korktuğu nesne veya durumla karşılaştığında abartılı tepkiler verir ve bu korkusunun geçmesi için o ortamdan uzaklaşma ihtiyacı duyar.

Sosyal anksiyete bozukluğu, kalabalık bir ortamda rezil olma veya komik duruma düşme korkusudur. Kişi, insanların kendisi ile dalga geçeceği düşüncesiyle sosyal ortamlardan kaçınır ve kendini izole eder. İleri derecede sosyal anksiyete yaşayan biri, günlük alışveriş gibi basit işleri bile yapmakta zorlanır.

Obsesif kompulsif bozukluk, hastanın kontrol edemediği düşünceler nedeniyle yaşadığı stres ve korkulardan oluşan bir anksiyete türüdür. Hata yapma korkusu, eşyaların düzenine aşırı önem verme, insanlara karşı aşırı kuşku ve şüphe gibi belirtilerle kendini gösterir. Bu durum, kişinin normal hayatını sürdürmesini zorlaştırır.

Posttravmatik stres bozukluğu, kişinin yaşadığı travmatik bir olay sonrasında sürekli olarak bu olayı düşünmesi ve tekrarlanacak korkusu yaşaması durumudur. Örneğin, deprem korkusu veya trafik kazası gibi travmatik olayların sık sık hatırlanmasıdır.

Uyarıcı maddelerin kullanımı sonucunda ortaya çıkan anksiyete bozukluğudur. Madde kullanan bireylerde panik atak veya fobi gelişebilir. Bu tür anksiyete bozukluğu, madde kullanımı bırakıldığında veya kullanılmadığı dönemlerde daha sık görülmektedir.

Anksiyete türleri, bireylerin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Bu nedenle, belirtiler fark edildiğinde bir uzmana başvurmak ve uygun tedavi yöntemlerini uygulamak büyük önem taşır.