Anksiyete bozukluğu tanımlanmamış mı?
Anksiyete bozuklukları, psikiyatrik sınıflandırma sistemlerinde net tanı ölçütleriyle yer alır. Ancak, klinik uygulamada karşılaşılan bazı karmaşık tablolar, "tanımlanmamış" veya "başka türlü adlandırılamayan" gibi kategorilerin kullanımını gerektirebilir. Bu durum, bozukluğun belirsizliğinden değil, tanı sistemlerinin esnek ve kapsayıcı olma ihtiyacından kaynaklanır.
Anksiyete Bozukluğu "Tanımsız" mı? Klinikteki Yeri ve ÖnemiAnksiyete bozukluğu, psikiyatri ve klinik psikoloji alanında son derece iyi tanımlanmış, sınıflandırılmış ve araştırılmış bir ruh sağlığı durumudur. Dolayısıyla, "tanımlanmamış" olduğu söylenemez. Ancak, bu kavramla ilgili kafa karışıklığı, muhtemelen iki ana noktadan kaynaklanmaktadır: günlük dildeki genel kullanımı ile klinik tanılar arasındaki fark ve tanı sınıflandırma sistemlerindeki "Başka Türlü Adlandırılamayan (BTA)" veya "Tanımlanmamış" kategorilerinin varlığı. 1. Anksiyete Bozuklukları İyi Tanımlanmış Bir Kategoridir DSM-5 (Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı) ve ICD-11 (Uluslararası Hastalık Sınıflandırması) gibi dünya çapında kabul görmüş tanı kılavuzlarında anksiyete bozuklukları ayrıntılı bir şekilde ele alınır. Bu kategoride yer alan bozuklukların her biri için net tanı ölçütleri belirlenmiştir:
Her bir bozukluk; belirtilerin süresi, şiddeti, işlevselliği nasıl etkilediği ve fiziksel belirtilerin varlığı gibi spesifik kriterlerle tanımlanır. Örneğin, Yaygın Anksiyete Bozukluğu tanısı için, en az altı ay boyunca, birçok olay veya aktivite hakkında aşırı kaygı ve endişe duyulması ve bu kaygının kontrol edilmesinin güç olması gerekir. 2. "Tanımlanmamış" veya "Başka Türlü Adlandırılamayan" Kategorisi Ne Anlama Gelir? Bu, kafa karışıklığının en önemli kaynağıdır. DSM-5'te "Tanımlanmamış Anksiyete Bozukluğu" veya ICD-10'da "Başka Türlü Adlandırılamayan Anksiyete Bozukluğu" gibi kategoriler bulunur. Bu kategoriler, bir bireyin klinik olarak anlamlı anksiyete belirtileri gösterdiği, ancak bu belirtilerin mevcut spesifik tanı kategorilerinden (yukarıda listelenenlerden) herhangi birinin tüm kriterlerini tam olarak karşılamadığı durumlar için kullanılır. Bu bir "tanısızlık" veya "tanımsızlık" durumu DEĞİLDİR. Aksine, klinisyenin hastanın yaşadığı sıkıntıyı geçersiz kılmadan, onu mevcut sınıflandırma sistemi içinde en uygun şekilde nasıl kategorize edeceğine dair esnek bir seçenektir. Örneğin:
3. Günlük Dil ile Klinik Tanı Arasındaki FarkGünlük konuşmada "anksiyete" kelimesi, sınav öncesi heyecan, önemli bir toplantı öncesi gerginlik gibi normal ve geçici endişe durumlarını tanımlamak için kullanılır. Oysa klinik anlamdaki bir "anksiyete bozukluğu", bu endişenin:
anlamına gelir. Bu nedenle, her endişe hali bir "bozukluk" değildir ve klinik tanı bu ayrımı net bir şekilde yapar. 4. Neden Önemli? Doğru Tanı ve Tedavi Anksiyete bozukluklarının iyi tanımlanmış olması, etkili tedavi yollarının geliştirilmesinin temelini oluşturur. Doğru tanı konulması, kişiye özgü bir tedavi planının (psikoterapi - özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi, ilaç tedavisi veya ikisinin kombinasyonu) hazırlanmasını sağlar. "Tanımlanmamış" kategorisinin kullanımı da bu sürecin bir parçasıdır; klinisyene, hastanın ihtiyaçlarına yönelik (belki daha genel veya belirti odaklı) bir müdahale planı oluşturma imkanı verir. Sonuç Olarak: Anksiyete bozuklukları, ruh sağlığı alanında en iyi araştırılmış ve tanımlanmış durumlardan biridir. "Tanımlanmamış" etiketi, bu bozuklukların belirsiz olduğu anlamına gelmez. Aksine, bu etiket, tanı koyma sistemlerinin, insan deneyiminin karmaşıklığını kapsayacak ve her hastanın sıkıntısını ciddiye alacak şekilde esnek ve kapsayıcı olmasını sağlayan klinik bir araçtır. Eğer siz veya bir yakınınız anksiyete belirtileri yaşıyorsanız, bu belirtileri bir ruh sağlığı uzmanı (psikiyatrist veya klinik psikolog) ile değerlendirmek, doğru anlama ve uygun tedaviye ulaşmak için en sağlıklı yoldur. |
İlk soruyu siz sormak istermisiniz?


.webp)
















