Anksiyete ve Delirme Korkusu: Gerçekten Bağlantılı mı?
Anksiyete (kaygı bozukluğu) yaşayan birçok kişi, zaman zaman kontrolü tamamen kaybedip "delireceğine" veya "çıldıracağına" dair yoğun bir korku yaşar. Bu düşünce son derece ürkütücü ve gerçekçi hissedebilir. Ancak, bu korkunun kendisi genellikle anksiyetenin bir parçasıdır ve gerçek bir psikotik bozukluğun (şizofreni gibi) başlangıcı anlamına gelmez.
Anksiyete Neden "Delireceğim" Korkusuna Yol Açar?
- Kontrol Kaybı Duygusu: Panik atak veya şiddetli kaygı anlarında kişi, bedensel duyumları (kalp çarpıntısı, nefes darlığı, baş dönmesi) ve düşünceleri üzerindeki kontrolünü kaybettiğini hissedebilir. Bu kontrol kaybı duygusu, zihinsel kontrolü de kaybetme korkusuna ("delirme") evrilebilir.
- Gerçeklikten Kopma Hissi (Derealizasyon/Depersonalizasyon): Şiddetli anksiyete, bireyin çevresini bulanık, uzak veya gerçek dışı (derealizasyon) ya da kendine yabancı (depersonalizasyon) hissetmesine neden olabilir. Bu deneyimler o kadar tuhaf ve korkutucudur ki, kişi bunu "deliliğin" bir işareti olarak yorumlayabilir.
- Felaketleştirme Düşünce Kalıbı: Anksiyete bozukluklarında sık görülen bir bilişsel çarpıtmadır. Kişi, yaşadığı semptomları en kötü olası sonuçlara bağlar. Örneğin, "Kalp atışlarımı kontrol edemiyorum, kalp krizi geçiriyorum" veya "Düşüncelerim kontrolümden çıkıyor, bu benim delirdiğimin kanıtı" şeklinde düşünebilir.
- Obsesif Takıntı: Bazı durumlarda, "Acaba delirir miyim?" düşüncesi kendi başına obsesif (takıntılı) bir fikir haline gelir. Kişi bu düşünceden kurtulmaya çalıştıkça daha fazla takıntılı hale gelir ve bu da kaygıyı daha da artırarak bir kısır döngü yaratır.
Anksiyete ve Psikoz (Gerçeklik Kaybı) Arasındaki Temel Fark
Bu ayrımı anlamak rahatlatıcı olabilir:
- İçgörü (Insight): Anksiyete yaşayan bir kişi, "Deliriyor olabilir miyim?" diye korkar ve bu düşüncenin korkutucu olduğunun farkındadır. Psikozda ise genellikle kişi, sanrı ve halüsinasyonlarını gerçek olarak kabul eder; yani durumuyla ilgili içgörüsü azalmış veya yoktur.
- Semptomların Doğası: Anksiyetedeki "kontrolü kaybetme" hissi, genellikle yoğun bir korku eşliğinde gelen geçici bir duyumdur. Psikozdaki gerçeklik kaybı ise daha kalıcı ve karmaşıktır, düşünce içeriğinde büyük değişiklikler (sanrılar) ve algı bozuklukları (halüsinasyonlar) içerir.
- Tetikleyici: Anksiyete semptomları genellikle stres, endişe veya korku ile tetiklenir ve dalgalar halinde gelir. Psikotik belirtiler ise daha süreklidir ve her zaman dışarıdan bir tetikleyiciye bağlı değildir.
Ne Zaman Profesyonel Yardım Alınmalı?
"Delirme korkusu" anksiyetenizin günlük yaşamınızı ciddi şekilde etkilemesine neden oluyorsa, bu korkudan ötürü sosyal aktivitelerden kaçınıyorsanız veya sürekli olarak zihinsel sağlığınızı kontrol etme ihtiyacı hissediyorsanız bir uzmana başvurmanız önemlidir.
- Terapi: Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) bu tür korkularla başa çıkmada oldukça etkilidir. Felaketleştirme düşüncelerini yeniden yapılandırmaya, anksiyete semptomlarını anlamaya ve onlara verilen tepkileri değiştirmeye odaklanır.
- İlaç Tedavisi: Doktor kontrolünde kullanılan antidepresanlar veya anksiyolitikler, şiddetli anksiyete semptomlarını yatıştırarak, kişinin terapi sürecinden daha iyi faydalanmasına ve korku döngüsünü kırmasına yardımcı olabilir.
Sonuç Olarak
"Delirme korkusu", özellikle panik bozukluk ve şiddetli anksiyetede sık görülen, ancak neredeyse her zaman gerçek bir psikoz belirtisi olmayan bir semptomdur. Bu korku, anksiyetenin kendisinin yarattığı bir "aldatmaca" veya felaket senaryosudur. Doğru psikoeğitim, terapi ve gerekirse tıbbi destekle bu korku yönetilebilir ve üstesinden gelinebilir. Unutmayın, bu korkuyu yaşıyor olmanız, onun gerçek olacağı anlamına gelmez. |